Planlarımızda Mayıs başında hazırlıklara başlayıp, ayın onu ile on beşi arası Marmaris Albatros Marina'da karada kışlayan teknemizi denize indirmek vardı.
Tüm ihtiyaçlar belirlenmiş, fiyat araştırmaları, planlama yapılmıştı ki patlak verdi salgın ülkemizde.
Bizi de etkisi altına alması bir anda oldu.
Tekne denize indikten sonra, önce Bodrum’a geçilecek, BAYK Kış Trofesi son ayağı çekilecek ve yavaş yavaş Sandal Adası Koyu’ndan başlayarak kuzeye.
www.coastguidetr.com içinde Antalya-Didim arası hava çekimlerini daha önce yapmıştık.
Bu yaz, Ege’de karadan yapamadığımız yerleri denizden çekip, çalışarak Çanakkale’ye çıkacaktık.
EVDEKİ HESAP DENİZE UYMADI
Marmaris’te ilgililerle, marinada yöneticilerle konuştuk.
İşler uzaktan gözüktüğü gibi değil.
Kriz denize de yansımış, sektörü de belirsizlikle tehdit ediyor.
Bu koşullarda denize çıksak, neler yaşayacağımız, hele uzun seyirlerde belli değil.
Deniz ulaşım izni bölgelere göre farklılık gösteriyor.
İkmal imkanları ne olacak?
İSKELESİ OLAN RESTORANLAR TEDİRGİN
Göcek Körfezi ve başka körfezlerde Jandarma koy restoranlarına uyarılar ve kontroller yapmakta.
“Restoranlar sadece paket servisi yapabilir.” deniliyormuş.
İskele restorancıları, çekingen. Kimin ne getireceği belli değil.
Haklı olarak tedirginler. Tekne kabul etmek istemiyorlar.
BİZ ZATEN KARANTİNADA DEĞİL MİYİZ?
Biz denizciler, karada yaşayanlara göre zaten doğal karantinada değil miyiz?
Dar alanlar, teknelerimiz, zaten tutku ile tercih ettiğimiz yerler.
Kumanyamızı, ihtiyaçlarımızı planlamada, tedarikte, düzenlemede var mı bizden tecrübeli.
Teknik aksaklıklara, olumsuzlara soğukkanlı çözümler üretmek, bir başına olabilmeyi başarmak...
Ya doğanın emrine göre pozisyon almak, ona uyum sağlamak, gereksiz baş kaldırıp dayağını yememek.
Öngöremediğimiz durumlarla baş edebilmek ve bunu göze alabilmek.
İyi de yaşayabilecek miyiz keşfettiğimiz bu güzel alemde?
Koyların patika yollarındaki yürüyüşlerimiz, balık tutuşumuz, derinlerde özgürce kulaç atışımız...
Balık dedimde, ne üremiştir, ne çoğalmıştır balıklar biz insanlar ortadan yok olunca.
Kendine çok güvenmesin o balıklar. Yasak kalkınca hakkını verip, siler süpürürüz yuvalarıyla birlikte.
Bu deniz aşkı için neleri neleri bırakmış, nelerden fedakarlık etmişiz.
Ama bu yaşananlar bir tünele benzesin istemiyoruz, sonu belli olmayan.
Işığı bir an önce görmek dileğimiz.
Bu belirsiz günlerde, belirsizlik konularını dile getirmeye çalışıyoruz sırasıyla sayfalarımızda.
Peki biz denizde sürekli ya da uzun süre yaşayanlar ne olacak?
Kaptanlara soralım dedik neler düşünüyorlar, sezonu nasıl görüyorlar ?
Sorularımızı sorduk, yanıtlarını aldık.
Onlar olumsuzlukları dile bile getirmek istemiyor temkinli bakış açıları ile.
Bu görüşmeleri yapınca bana bir moral geldi. Denize çıkasım...
Hele son söyleşimi yaptığım Yasemin ve Çetin kaptanları gizli Gökova Koylarında yakalayınca.
Onlar başarılı Müzisyenler. Kışın Bodrum’da sanatlarını icra ediyorlar.
Bodrum yazlıkları dolmaya başlamadan palamarlarını çözerler her yıl.
Uzun, ciddi seyirler yaparlar. Kışın dönerler Bodrum’a.
En sessiz koylarda, en özel güzelliklerde onların demiri atılıdır. Hep yakalarız.
Çok iyi müzisyenler, harika görüntü avcısına dönüşüyor o kışkırtan doğa içinde.
Sorduk nerede olduklarını, söylediler. Ama yazana kadar unuttuk...
İkmal için yine bir denizci-müzisyen Orhaniye’den gelip kumanya getirecek zor durumda kalırlarsa.
Yalan değil, röportajlar bitince kıskandım.
YASEMİN ALTINER-ÇETİN AKINCI
Thassos
“11 yıldır teknede yaşayan bir çift olarak sanırım en çok teknede yaşadığımıza şükrettiğimiz günler oldu bu zorlu karantina ve sokağa çıkma yasağı günleri.
Yaptığımız uzun seyirler, karaya çıkmadan , denizlerde geçireceğimiz günleri hesaplayarak yaptığımız ihtiyaç listeleri ve kendimizce geliştirdiğimiz doğru
alışveriş yöntemleri, bizi bilmeden böyle günlere hazırlamıştı demek.
En başından beri asla panik olup, tüketebileceğimiz, keza muhafaza edebileceğimizden ( zaten bir derin dondurucumuz ve standart ev tipi bir buzdolabımız
olmadığından ) daha fazlasını almamaya özen gösterdik, çünkü fazlasının ziyan olacağını biliyoruz.
Bir de avantajımız vardı ki, evimizi gittiğimiz yere yanımızda götürebiliyorduk.
Öyleyse dedik, araştıralım, yetkililere soralım ve sokağa çıkma yasağı günlerini denizde geçirelim.
Bu süreçte denizde olmak isteyenlere tavsiyemiz, mutlaka bulunduğunuz ildeki uygulamayı öğreniniz.
Şu an koylardan birinde, bizi 10-12 gün rahatlıkla idare edecek kumanyamızla, covid 19 tehdidinden uzak, sakin günler geçiriyoruz.
Takviye yapmak, su, mazot almak veya atık vermek gerektiğinde de tekrar marinaya dönüp, tamamlayınca şartlar elverdiği sürece bu günleri denizde
geçirmek istiyoruz.
Yalnız şunu söylemek isteriz ki zaman zaman hava gerçekten serin bu mevsimde. Denize çıkmayı düşünenler lütfen önlemlerini alsınlar.
Tüm deniz sevdalılarına sevgilerimizle.”
Gökova’dan çıkıp, Antalya’ya gidelim.
Tam bir deniz tutkunu aile; Leyla ve İsmail Sandan uzun süre denizde yaşayanlardan. Çok uzun seyirler yapanlardan.
Gitmedikleri koy, gezmedikleri yer kalmamış dersek yalan olmaz.
Şu anda evlerindeler. Denizsiz yapamayacaklarını bildiğim için sorayım istedim; Bu yıl ne iş?
LEYLA-İSMAİL SANDAN
Smart Alec Teknesi
“Deniz kıyısında bir evde doğduk deniz kıyısında ve içinde yaşama devam ediyoruz.
Çocukluğumuzdan beri deniz kıyılarındayız.
2000 yılından itibaren yelkenli teknelerde mavi koylar ve limanlardayız.
Akdeniz, Marmara, Ege ve Adriyatik’te yelken açtık.
Marsilya’dan Mersin’e, Trieste’den Girit ve Kıbrıs’a ve tüm Ege adaları seyir rotalarımız içerisinde oldu.
Sporadesler, Korent ve İyon Denizi adaları, Mataban Burnundan Kikladları ancak 15 yıllık bir sürede bitirebildik.
Bize göre; denizci gittiği yerleri yaşamalıdır.
Bir adayı, bir limanı bir iki günde görmeyi tercih etmedik.
Köylerinde düğünlerine katılmak evlerinde, bahçelerinde kahve içip sohbet edip o yörenin sosyal kültürünü tanımaktır.
Marinadan çıktıktan sonra teknemizde 4-5 ay yaşıyoruz. Daha önceleri Mayıs başından Ekim sonuna kadar kalırdık.
Torunlar ve bazı sağlık kontrolleri için Antalya’ya dönmek zorundayız artık. Son yıllar denizde kalma süremizi azaltmak zorunda kaldık.
Biz eşimle gece seyrini severiz.
Korfu, Kıbrıs ve Girit dönüşlerinde hava durumu nedeniyle 27-36 saatlik seyirler yaptığımız olmuştur.
Eşim seyirde yemeği, temizliği yapar, kitap okuruz, demir atıp veya bağlanınca yöreyi gezmeye başlarız.
Gideceğimiz bölge ile ilgili kitapları alır gezi planı yaparız.
Komşu denizlerde Adriyatik’te Hvar, Korcula, İyonda Korfu ve Paxoi, Alonnisos Adasında sonradan restore edilen ve turizme açılan tepedeki pitoresk Hora
(Chora), sokakları, köy evleri ile etkileyen bir yer. Saronik Körfezinde motorlu araçların yasaklandığı İdra adası ve Girit.
Şunu da vurgulamak isterim; Ege ve Akdeniz’deki bütün güzellikler bizim kıyılarımızda ki koylarda saklı.
Şu an yaşımız 65 üstü olduğundan 5 haftadır evlerimizde demirledik. Bu mevsimde teknenin sezon bakımını yapıyordum.
Şimdi biraz stresliyim.
Deniz guruplarındaki paylaşımlara ve video konferanslara katılarak zaman geçiriyoruz. Guruplarımızda tecrübe ve bilgilerimizi birbirimize aktarıyoruz.
Sağlıkla atlatırsak tekrar denize çıkma planları yapıyoruz.
Geçtiğimiz yıllarda 2,5 – 3 ayımızı Yunan Adaların da geçirirdik.
Fakat komşu ile aramızdaki adalar ve sınırlar ile ilgili sürtüşmelerin deniz kapılarındaki görevlilerin sevimsiz davranışlarına yansıması ve geçen yıl Mayıs ayında
teknelere uygulamaya koyduğu Tepai vergisi ile adalar benim için cazibesini yitirdi.
Kendi kıyılarımızda seyir yapacağız.”
Denizcilerin İsmail Reisi ve Leyla Ablası böyle der.
Çıkalım Antalya’dan İstanbul’a geçelim.
Arzu ve Adnan tam bir deniz tutkunu. Çok uzun zamanları geçer denizlerde. Marmaris, Yeşilova Körfezi, Hisarönü Körfezi, Ayvalık...
Küçücük çocuklarını daracık teknelerde yetiştirenlerden.
Zaman zaman koylarda karşılaştığımızda deniz tutkularına, çocuklarını böyle bir ortamda büyütme arzularına hayran kalmışızdır.
Adnan İstanbul Devlet Tiyatroları Sanatçısı, iyi bi oyuncu ve dizi yapımcıları tarafından tercih edilen bir sima.
Durum böyle olunca şartlar çekim yapmak için zorlar onları.
Bu yıl teknelerini İstanbul’a transfer edip bira da oralar da yaşayalım diyorlardı.
Hem iş, hem deniz.
Ama şartlar, onlara "bir dakika Kaptan" dedi.
ARZU-ADNAN BİRİCİK
Biricik Teknesi
“Sevdamın denizlerinde
Fırtınanın avuçlarında
Arzum dolanır güvertede
O güverte çocuklarım
O tekne umutlarım
O yelken sadeliğimdir
Sevdamın denizlerinde
Yosun kokar özgürlüğüm
Tuzlanır gözlerim
Yaşlanır bulutlar
Bir deli denizle
Coşar dalgalı satırlarım
Köpürür özgürlüğe
(Şiir; Adnan Biricik)
İşte böyle köpürüyor yüreğim deniz özlemiyle karantinanın boğucu günlerinde.
Bu günler biz amatör denizcilerin içinin kıpır kıpır olduğu zamanlardır.
Bir telaş içine düşeriz, eksiklerin, yapılacak işlerin listesi yazılır, marinadaki euro sever ustaların hal hatırları sorulur.
Gözümüz takvimde, izin günleri, çocukların okul bitişleri hesaplanır, rotalar çizilmeye başlar, aşlar, şlar, lar, ar, rrrrrr....
Sonra sessizlik, ne yapacağız bu sene?
Tabii önce sağlık ama ya deniz, ya özlem, ya balıklar, ya rüzgar?
Üç yanı deniz kaplı cennet ülkemizde asla destek görmeyen bir avuç amatör denizciden biriyim ben de.
Yılın ortalama üç ayı denizlerde dolaşan, bunu on dört yıldır sürdürmeye çalışan biriyim.
Ailemle güzel Ege'nin koylarında, bazen Yunan adalarında turlar dururuz.
Bazen de teknede sıkılan çocuklar yüzünden bir koyda yazlık eve dönüşür teknemiz.
Eşim sağ olsun ekmeğimizden, et konservemize kadar her şeyi halleder.
Güneşten nasiplenip akülerimiz de şarj olunca, tüm dert tatlı su ikmaline kalır.
Onda da teknenin reisi bir anda hanenin sakası olur, suları taşır da taşır...
Bir yaşam şeklidir deniz sevdası.
Kızımın adı bile Deniz, bir oğlum Derin, diğeri Doruk.
Arzu'm zaten direğidir teknemin.
Şimdilerde dört duvar arasında sabırla bekliyoruz sezonu.
Umarım uzun sürmez özlemimiz...
Ha bu arada dar mekanda yaşamaya alışığız ya, evlere daha rahat katlanıyoruz !
Fırtınasız günlere....”
Yolumuz İzmir’e.
Semra- Hakkı ALGIN İzmir’de yaşarlar. Hakkı kaptan emekli komando subayı. Denizi keşfetmiş aile. Uyum içinde çok yoğun yaşıyorlar denizi.
Onların teknesini bir Gökova’da, bir Göcek’te, bir Ege Adasın da sık aralıklara göre bilirsiniz.
Hep dostlarla, akrabalarla yaşarlar denizleri.
Yaptıkları planları hep tatbik ederler.
Peki bu tutkulu aile neler yapacak, neler düşünüyor?
SEMRA-HAKKI ALGIN
Nerissam Teknesi
“Teknemiz Nerissam’ı 2008 Mayıs ayında aldık, 393 Ocianis.
O yıldan itibaren denizlerdeyiz .
İzmir’de oturuyoruz.
Mayıs- Eylül aylarında her yıl asgari 4-5 ay aralıksız teknedeyiz.
Bu bizim için 12 yıldır adeta bir yaşam biçimi oldu.
Ekim ayı gelince kızımızı Marmaris’te bir marinada karaya alıp, Mayıs ayında denize indiriyoruz.
Eşim de denizi çok seviyor. Güzel bir ikili olduk. Çocuklar da fırsat buldukça geliyorlar.
Geçen 12 yılda Girit, Korfu, Kefolonya vs. gibi 67 Yunan adası ve ana karası ile Kıbrıs gezdiğimiz yerler oldu.
Bazı adaları bir kaç kez gezmişizdir.
Gezemediğimiz 4-5 ada kaldı, onlara da o gidebilmek önümüzdeki yıllarda hedefimiz.
Kış aylarında en büyük zevkim o yaz için detaylı planlar yapmaktır.
Rotalar, gidilecek yerler, kalınacak süreler, gezilecek mekanlar, demir yerleri, bağlanma iskeleleri, oraların Google Eart’den fotoğraflarının incelenmesi, hatta
gidilecek tarihlerdeki rüzgar analizleri.
Bunları planlamak ve yazın uygulamak bize büyük mutluluk veriyordu.
Son bir, iki yıldır değişen şartlar bizi bu planlardan mahrum etmeye başladı. Euro‘nun artması, ayakbastı parası olumsuzluklar olarak sayılabilir.
Son yıllarda ağırlıklı olarak Hisarönü Körfezinde geziyoruz. Gökova ve Göcek’e de uğruyoruz.
Gezerken yanımızda arkadaş teknelerinin olmasına özen gösteriyoruz.
Komşu tekne ziyaretleri, sohbetler bizim olmazsa olmazlarımız. Bu yıl içinde hazırlıklara Ekim ayında karaya çıkarken başlamıştım.
Arızalı tridata’mı değiştirdim, motor bakımını yaptırdım.
Çocukların yanına gittiğim Kanada’da Toronto bot fuarını gezdim, oradan vinçlerden birisini elektrikliye çevirmek için aparat aldım.
Ülkemize dönünce bu Corana işi çıktı.
Denize iniş tarihimiz 15 Mayıs.
Mayıs’ın ilk haftası Marinaya gidip iniş hazırlıklarına başlamam gerekiyor.
Muhtemelen biraz rötar olacak. Biz bir ay gecikmeye razıyız.
Daha uzunu bizi bozar, denize mi inelim yoksa yazlığa mı gidelim ikilemi doğar.
Denizi ve kızımız Nerissam’ı en çok da denizci dostlarımızı özledik.”
Evet böyle söyler kaptanlar.
Bakalım günler neler getirecek, neler göreceğiz?
O özgür günlere dönüşümüz ne zaman, yaşayıp, göreceğiz...