Mart ayı içinde Bodrum’dayım. Vakit akşam üzeri.
Gün battı batacak. Kale önündeki Belediye Marinanın “T” iskelesinde bağlı , SY/ INSULAM (Azurre 40) teknesinde 3 deniz dostu bekliyor beni.
Göktan ailesi 2017 yılından beri evi barkı bırakmış, sadece teknelerinde yaşıyorlar.
Dünyada örneğini çok, ülkemizde nadir gördüğümüz yaşam şekli.
Karar, bir kaç yıl önce verilmiş.
EV BİZİ HİÇ BİR YERE, TEKNE BİZİ HER YERE GÖTÜRÜR.
Demişler ve tercihlerini teknede yaşamaktan yana koymuşlar.
Göktan ailesi anne, baba ve kızlarından oluşuyor.
Peki gül gibi evde yaşamak varken, nereden çıkmış bu 12 ay teknede yaşamak?
Öyle ya, yaz aylarında dolaş teknenle, marinaya koy evinden gelip git, yetmiyor mu?
HEYBELİADA VE ANKARA’DAN GELDİLER
Baba Mert Heybeliadalı. Bir deniz subayının oğlu. Çocukluğu adada, denizle iç içe geçmiş.
Baba 1974 yılında emekli olmuş. 1977 yılında Bodrum Gümbet’te deniz kenarında 22 denizci arkadaşı ile bir site inşaatına girişmiş.
İnşaat 1979 da bitmiş. 1980 yılında aile Bodrum Gümbet’e göçmüş.
O günden beri bu bölgede yaşıyor Mert.
Eşi Aslı, Ankaralı. O da 1998 yılında bir kız arkadaşıyla birlikte Bodrum’a iş yapmak için gelmiş.
İşler pek iyi gitmemiş. Kız arkadaşı tornistan Ankara.
Aslı bu arada Mert’le tanışmış.
Bodrum’dan gitmek yok.
AŞ, İŞ, MUTLULUK BODRUM’DA
Ve mutlu son.
Evlenmişler ve emlak işiyle ilgilenmişler bu güne kadar.
Hala da ayni işi sürdürüyorlar.
2002 yılında kızları Ada doğuyor. Hayat akıp, Gümbet’te deniz kenarında mutlu bir şekilde yaşayıp giderlerken, senelerde geçmeye başlamış.
Geçip giden yıllar, kızları Ada’yı 7-8 yaşlarına getirince onun için eğitiminin yanında bir spor dalıyla ilgilenme ihtiyacı da doğmuş.,
Spor ama, hangisi, nasıl?
KIZLARI ADA, HANGİ SPORU YAPSA?
Ev, iş, denizin kıyısında, denizle iç içe.
O halde ver elini Era Yelken Kulübü.
Ada yelken eğitimine başlamış sonunda.
İLK DENİZ ARAÇLARI SANDAL
Aile bu arada “ADA” adını verdikleri bir sandal edinip her fırsatta denize kürek çekerek çıkar olmuş.
Tatil günleri, boş vakitlerde Ada Boğazı’na gitmişler yıllarca.
Bu arada kızları Ada’nın yelkencilik hayatı yaşamlarında önemli bir yeri doldurmaya başlar.
Anne Aslı, Ada ile antrenmanlara, yarışlara derken o da yelken sporunun içinde bulmuş kendini ve Hakem olmuş zaman içinde.
KIZ YELKENCİ, ANNE HAKEM OLMUŞ
Yıllar geçtikçe, optimist yerine yavaş yavaş yat yarışlarında hakemlik etmeye başlamış Aslı.
Sonunda deniz sevgisi ailede tutku haline gelmiş.
Aile bu koşturmalar, bu uğraşılar arasında herkesin denizde yaşama arzusu içinde olduğuna şahit olur.
Herkes böyle bir yaşamı gerçekleştirme peşindedir, dillerde hep bu konu konuşulur.
Ama gerçekleştirme oranı oldukça düşüktür onlara göre.
HAYALLER ERTELENMELİ Mİ?
“Bizim de böyle bir hayalimiz vardı ama hep erteliyorduk. Ada okula gidince...emekli olunca...yaparız gibi.
Bizde çalışırken denizde yaşamak diye bir şey yok.
"Emekli olalım da o zaman denizle ilgileniriz" diyor herkes.
Zaman içinde aile fertlerinden, yakınlarımızdan kayıplarımız oldu.
Bu kayıplar bizim düşüncelerimizde bir ışığın yanmasına sebep oldu.
NEDEN BEKLİYORUZ, HAYAT O KADAR UZUN MU?
Neden bekliyoruz,?
Ne kadar ömrümüz var ki?
Bu tutkuyu ilerde yerine getirmek isterken sağlıklı kalabilecek miyiz?
Bu soruları kendimize ciddi bir şekilde sormaya başladık.
Zamanla halledilecek bazı maddi beklentilerimiz de vardı ama sonunda beklememe kararını aldık.
HAREKETE GEÇİYORUZ
Harekete geçtik.
Olurda sattık evi, aldık tekneyi.
Ya yapamazsak?
"Yapamazsak, satarız tekneyi tekrar eve döneriz" dedik.
Bu düşünceler, bu gidip gelmeler sonunda; Mayıs 2017 de evimizi satışa çıkarttık.
Ev ağustos ayında satıldı.
EV GİTTİ, SIRA TEKNE BULMADA
Yoğun bir şekilde araştırma yapmaya, tekne aramaya başladık.
Herkesten bir fikir, bir görüş, kafamız karmakarışık.
Bu işi yapan arkadaşlara danışıyoruz, sorular soruyoruz.
Mevcut paramıza göre bir tekne seçmemiz gerekiyor.
Sonunda Ocak 2018 de bu tekneyi bulduk ve aldık.
TEKNEYİ ALDIK, NASIL KULLANACAĞIZ?
O zaman tekneler hakkında hiç bir şey bilmiyoruz.
Sadece, denizde yaşama ve gezme arzumuz var.
Bursa’da imal edilmiş Azurre 40 model teknemizi arkadaşlarımızla kontrollerini gerçekleştirip aldık.
Tekneyi aldığımızda motor çalıştırmayı bilmiyorduk.
Hatta motorun yerini bilmiyorduk.
Yalıkavak Marinaya bağlıydık o zamanlar.
Tekneye yerleştikten sonra bir kaç kez arkadaşlarımızla birlikte denize çıktık.
"ALIN DA, BİZ SİZE ÖĞRETİRİZ" DİYENLER BUHAR MI OLDU?
Bize öğretme sözü verenlerin yoğunlukları nedeniyle eğitimi bir kenara bıraktık.
Tek başımızaydık ve bu işi er yada geç halletmemiz gerektiğini biliyorduk.
O günlerde marina komşularımızdan, marina personelinden öğrendiklerimiz ve Ada’nın yelken bilgisi ile sıklıkla denize çıkmaya, seyir yapmaya başladık.
Bol bol pratik yapıyorduk. Okuduk, araştırdık, denizde uyguladık.
O günden beri mutlu bir şekilde teknemizde yaşıyoruz.
BODRUM MERKEZDE, TEKNEDE YAŞAM
Şimdi, Bodrum içinde bağlıyız.
Tam denizin ortasında, kalenin önlerinde en kıymetli mevkide yaşamaktayız.
Biz işimize, kızımız okuluna buradan gidiyor.
TEKNEDE KURULAN AVUKATLIK HAYALLERİ
Ada lise 2. Sınıfa devam ediyor ve ileride avukat olmak istiyor.
Göktan ailesi teknedeki en büyük kamarayı Ada’ya tahsis etmiş.
Onun rahatı, huzuru, konforu aile için çok önemli.
Teknede ders çalışmada, yaşama da eve göre bir eksiklik hissetmiyor Ada.
Ama “Ev Daha Rahattı” demekten de kendiniz alamıyor.
Anne baba; “Ada böyle bir şeye karşı gelseydi, sevmeseydi kesinlikle yapamazdık.
O bir kaç sene sonra üniversiteye gidecek ve hayatında 3 yıl unutamadığı bir yaşam dilimi olacak.”
PEKİ SÜREKLİ YAŞAM İÇİN MEKANLAR YETERLİ Mİ?
Mekan yeterliliği konusundaki sorumuza Mert;
“Mekanlar bize yetiyor.
Ev de aslında kullanılan mekanlar limitli.
Baktım senelerce 30 m2 alan kullanmışım evde.
Bizim teknemiz 50 m2.
Her şey hayattan ne istediğine, ne beklediğine bağlı.
Severek alıştık ve mutluyuz.
EVLE TEKNE ARASINDAKİ KONFOR FARKI
Dışarıdaki hava koşulları sert olduğunda bile tekne yaşamı bize huzur veriyor.
Evle tekne arasında konfor açısından hiç bir fark yok bizce.
Ev yaşamından daha mutluyuz teknede.
Küçük mekan toplaması, temizlemesi zor değil.
Teknemiz çarşının ortasında gibi. Neye ihtiyacımız varsa alıyoruz, pişiriyoruz”
ASLI KAPTAN, YAP KUZİNENDE BİR YEMEKTE GÖRELİM
Konu yemekten, pişirmekten açılmışken, Aslı kaptanın kuzinesinde pratik bir şekilde yaptığı bir yemeği soruyoruz.
O da bize “Karnabahar Kısır Tarifi” yapıyor.
Malzeme Olarak;
Ufak karnabahar
1-2 adet kuru soğan
1, 5 yemek kaşığı domates salçası
4-5 dal yeşil soğan
2 diş sarımsak
1 avuç nane, maydanoz, fesleğen
2-3 adet kornişon salatalık
Nar ekşisi
Limon
1 çay kaşığı karabiber, kimyon, pul biber
Ve tuz
Hazırlanışı ise;
Bir tavada bir soğanı iyice soteliyorum. Sonra içine domates salçası ekliyorum.
Karnabaharı çiçeklere bölüp rondo veya mutfak robotunda çekiyorum. Hemen bulgur boyutuna geliyor zaten.
Sonra karnabahar bulgurunu tavaya ekleyip, sotelenmiş salçalı soğan ile sotelemeye devam ediyorum. 4-5 dakika, arada bir karıştırıyorum.
Altını kapattıktan sonra bir kaba aktarıp içine yeşillikler, biber ve turşu ekliyorum.
Sos olarak da zeytinyağı, nar ekşisi, limon suyu, kimyon, sumak ve pul biberi karıştırıp üstüne döküp harmanlarım.
(Bu arada bulgursuz, karnabaharlı olduğunu kimse anlamıyor)
PEKİ AİLELER BU KARARLARINA NE DEDİ?
Göktan ailesi yaşamlarını teknede sürdürüyorlar mutlu bir şekilde.
Aslı’nın ailesi önceleri endişe duymuşlar bu şekilde yaşamalarına. Sonra alışmışlar.
Mert’in denizci babasının kitabında “Ev Satıp, Yerine Tekne Almak” diye bir şey olmadığından kararlarını söyleyememişler bir türlü kendisine.
Uzun zamandır hasta olan baba evlatlarının teknesini, yeni yaşam şekillerini göremeden geçtiğimiz 23 Şubatta bu dünyadan ayrılmış.
YAZ SEYİRLERİ KISA AMA SIKLIKLA
Aile yaz aylarında Bodrum çıkışlı kısa süreli seyirler, tatiller yapıyor ayni zamanda.
Hatta geçtiğimiz yaz Gökova Koylarındaki gezilerine bazı mevkilerde şahit olmuştuk.
Haberimiz içindeki koylardaki hava fotoğraflarındaki teknede onların.
Hem işlerinden hem de Ada’nın sosyal yaşamından pek o kadar uzaklaşmamaları gerekiyor.
Söyleşimi bitirip, onları mutlu bir şekilde teknelerinde bırakıp uzaklaşırken
Bodrum limanında güneş teknelerin arasından tepelerin arkasını ortamı kızıllığa boyayarak batıyordu.
Yaşamlar, yaşamlar ve de yaşamlar.